-Abdulaziz Kıranşal
Efendimiz’in
(s.a.s), “Oruç perdedir. Oruçlu kötü söz sarf etmesin, bağırıp çağırmasın.
Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa “Ben oruçluyum!
desin (ve ona bulaşmasın)” (Buhari) hadisine rağmen oruçlu olduğu halde
kavgadan, tartışmadan, kinden, stresten, kalp kırmaktan, ahlaksızca konuşmaktan
kendini alamayan Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor demektir.
Efendimiz’in
(s.a.s), “Eğer ümmetim Ramazan ayının kıymetini, şerefini ve önemini
hakkıyla bilmiş olsaydı, bütün bir yılın Ramazan olmasını temenni ederdi.”
(et-Tergibve’t-Terhib) hadisine rağmen oruçlu olduğu halde Ramazan’ı
şenlikle, eğlenceyle, konserle ve gafletle geçiren Müslüman’ı, oruç bile
tutamıyor demektir.
Efendimiz’in
(s.a.s), “Nice oruç tutanlar vardır ki, (günahlardan uzak durmadıkları
için) onların oruçlarından geriye sadece açlık ve susuzluk kalır.”
(İbn Mâce) hadisine rağmen oruçlu olduğu halde hased, gıybet,
dedikodu, harama bakmak, müstehcen konuşmak da dâhil her türlü günahı
itinayla işleyen Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor demektir.
Efendimiz’in
(s.a.s), “Kim yalan söylemeyi, cahilliği ve cahillikle amel etmeyi (günah
işlemeyi) terk etmezse, Allah’ın onun yemesini, içmesini terk etmeye ihtiyacı
yoktur.” (İbn Mâce) hadisine rağmen oruçlu olduğu halde yalanı, iftirayı,
cahilliği, laubaliliği terk edemeyen Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor demektir.
Efendimiz’in
(s.a.s), “Oruç sabrın yarısıdır.” (Tirmîzi), “Ramazan sabır
ayıdır.” (Ebû Dâvûd) hadislerine rağmen oruçlu olduğu halde
sabredemeyen, ne öfkesine, ne gözlerine ne de sözlerine hâkim olamayan
Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor demektir.
Efendimiz’in
(s.a.s), “Bir kul Ramazan ayına erişir de o aydan günahlarını affettirerek
çıkamazsa burnu yerde sürünsün.” (Beyhâki) hadisine rağmen oruçlu olduğu
halde Ramazan’da bile tevbe edip günahlarını affettiremeyen, Rabbinin
bağışlamasına layık olamayan Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor demektir.
Efendimiz’in
(s.a.s), “Kim inanarak ve ihlâsla sevabını yalnız Allah’tan bekleyerek
Ramazan orucunu tutar, gecesinde de uyanık kalır, teravih namazı kılıp Kur’an
okursa annesinden doğduğu gibi tertemiz olur.” (Nesai) hadisine rağmen
oruçlu olduğu halde Ramazan gecelerini dizilerle, maçlarla, internetle,
gezilerle ve kesintisiz uykuyla geçiren Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor
demektir.
Efendimiz’in
(s.a.s), “En faziletli sadaka Ramazan ayında verilen
sadakadır” (Beyhâki) hadisine rağmen cimrilik yapıp elini cebine
götüremeyen, koca Ramazan’da bir garibe bile iftar ettiremeyen, bir yetimi
sevindiremeyen, bir paket erzâkı bir ihtiyaç sahibine ulaştıramayan Müslüman’ı,
oruç bile tutamıyor demektir.
Efendimiz’in
(s.a.s), “Ramazan günlerinde zikirle meşgul olanlar mağfiret edilir, o
günlerde Allah’tan dilekte bulunanlar eli boş dönmezler”
(Kenzü’l-Ummal) hadisine rağmen Ramazan günlerini sıradan günler gibi
geçiren, ibadetlerini ve zikirlerini artıramayan, dünya meşgalesinden dua
edecek vakit bile bulayıp Ramazan’ı el boş tamamlayan Müslüman’ı, oruç bile
tutamıyor demektir.
Efendimiz’in
(s.a.s), “Oruç tutanın uykusu bile ibadet sayılır, oruçlunun susması bile
tesbih sayılır. Oruçlunun iyilik ve ibadetlerine kat kat sevap verilir. Duası
kabul olunur, günahları affedilerek silinir.” (Kenzü’l-Ummal) hadisine
rağmen durduğu yerde bile hayır biriktirecekken Ramazan’da da günah biriktiren
Müslüman’ı, oruç bile tutamıyor demektir.
Efendimiz’in
(s.a.s), “Oruç bir cehennemden koruyan kalkandır. Tıpkı sizi savaşta
ölümden koruyan bir kalkan gibi.” (Nesai) hadisine rağmen cehennem
yolculuğunu durduramayan Müslüman’ı oruç bile tutamıyor demektir.