AİLE DEPREMSYONU

-Mehmet Ali Tuğrul



Aile; kendimizi bulduğumuz, hayata hazırlandığımız köklü ve kıymetli bir topluluktur. Bu sebeple göz
ardı edilebilecek basit bir yapı olarak ele alınamaz. Tarihe göz attığımız zaman bir ailenin birçok şeyi
başardığını görmek mümkün. Örneğin yeri gelmiş bir aile devlet olmuş. Fakat günümüz şartlarında
çeşitli sebeplerden ötürü içinde bulunduğumuz bu yapı sanırım biraz yıprandı.
Bu çeşitli sebepleri ayrı başlıklarla ele alarak tezimi açayım.

Sosyal Mecralar

Kuşkusuz olarak günümüzün vazgeçilmezleri arasında yer almayı başarmış olan -en azından öyle
gözüken- sosyal mecralar birçok hususta kolaylık sağladığı gibi bizleri paramparça edecek gücü de
elinde tutmaktadır. Öyle ki o güç kullanıldığı zaman manevîyata önem veren kimseleri derinden
yaralayabiliyor. Ülkemiz gençliğinin büyük çoğunluğunun bitmek tükenmek bilmeyen ilgi isteği,
beğenilme arzusu, takipçi arttırma hevesi ve popüler olma amaçları uğruna; bir anlamı olmayan, gayri
ahlaki sosyal medya akımlarının ve içeriklerinin birer parçası olduğuna hep birlikte şahit oluyoruz.
Gün geçtikçe artan bu durum, normal şartlarda bu tür eylemlerle bir alakası olmayacak olan sosyal
medya kullanıcılarını da zamanla içine çekiyor. Bu şartlar içerisinde yetişen bir neslin de ailesi ile
anlaşmazlıklarının artması bunun sonucunda başta da belirttiğim gibi aile yapısının zarar görmesi
işten bile değil.

Fikir Akımları

Özgür düşünce hakkı, kadın-erkek eşitliği vb. akımlar da ailenin yapısına zarar verebilen diğer
etkenlerden. Sanki birkaç kişi "Özgür düşünce hakkı ne tür bir sorun teşkil edebilir?" diye aklından
geçiriyor. Elbette insan istediğini düşünmekte özgürdür. Ama sorun özgür düşünebilmenin özgür
davranışlarda bulunma hakkını da beraberinde getirdiğine inanılması. Bireysel olarak istediğinizi
düşünebilirsiniz ama her istediğiniz eylemi gerçekleştiremez, kafanıza göre hareket edemezsiniz.
Çünkü “Bir kişinin özgürlüğü, başka birinin özgürlüğünün başladığı yerde biter.” Bu arada kişinin
istediğini düşünmekte özgür olması, istediği gibi konuşabileceği anlamına gelmiyor. Haricimizdeki
kimselerin özgürlükleri davranışlarımızı kısıtladığı gibi ahlâk dışı söylemlerimiz de aynı sebepten ötürü
kısıtlamalı; saygı çerçevesinin dışına hiçbir şekilde çıkmamalıyız.

Yukarıda dile getirdiğim duruma örnek olarak; bir çocuğun, sadece kendini özgürlük haklarını göz
önünde bulundurarak ebeveynlerinin kendi üzerinde hakları yokmuş gibi davranması ya da tam tersi
olarak bir ebeveynin çocuklarının hakları yokmuşçasına davranmasını söyleyebilirim.

Bir diğer madde: Kadın-erkek eşitliği. Ailenin reisi birçok evde baba olur. Fakat kadın-erkek eşitliği adlı saçmalık, gereksiz ikiliklere yol açıyor. Yanlış anlaşılmasın. Bu söylemden kastım tüm haklar
erkeğindir, kadınlar sussun erkekler konuşsun değil. Elbette ki kadınların da göz ardı edilmemesi
gereken hakları mevcut ama kabul edilmesi gerekir ki erkek ve kadın eşit değildir. Zaten eşit olsalar
insanlar erkek ve kadın olarak iki farklı türe ayrılmazdı değil mi?

Basit bir örnek: Siz hiç yerin metrelerce altında maden çıkaran bir kadın gördünüz mü? Ben
görmedim. Görenler varsa da şunu söyleyeyim: Çoğu erkek mesleklerini kadınların da yapabildiğine
şahit oluyoruz, otobüs kaptanlığı en çok konuşulanlardan bir tanesi ama bunlar sınırlı sayıda
oluyorlar. İstisnalar kaideyi bozmuyor.

Başlıktaki İmla Hatası

Başlıkta bir imla hatası var gibi görünse de aslında ortada bir hata yok. “Depremsyon” ifadesini
açtığımızda sizler de bunu anlayacaksınız sanıyorum.
Konumuz aile kurumunun yıpranması, yıkılması üzerineydi. Bu durumu "deprem" benzetmesiyle ifade
ettim. E o zaman "Aile Depremi" deseydin? Ama sadece ailenin yıpranmasını anlatmıyorum. Bunun
yanı sıra aile kurumunun depresyonu da yazıda kendine yer buluyor. Bunun için “deprem” ve
"depresyon" kelimeleri ile “depremsyon” kelimesini türettim.

Yazımı, özellikle son zamanlarda çeşitli sebeplerden dolayı yıpranan ve değerini gittikçe kaybeden aile
temeli üzerine kurdum. Bu doğrultuda da söz konusu problemin temel bir kaç nedenine değindim.
Tüm bu anlattıklarım aile kurumunun ayakta kalabilmesi içindi. İnşallah bu yazı birkaç kişinin gönlüne
konar.

Aile kişinin hayatındaki binlerce kavramdan sadece biriymiş gibi görünse de aslında çok daha
fazlasıdır. Aile anne, baba, kardeşten ibaret değildir. Aile sizi siz yapan her yerdir. Bazen bir arkadaş
grubu bazen bir okul... Bu sebeple kıymeti bilinmeli ve kaybedilmemesi için elden gelenin fazlası
yapılmaya gayret edilmelidir.

Kendi isteklerimizi bir kenara bırakarak ailemiz için fedakarlık yapabilenlerden olmak umuduyla hoşça
kalın, dostça kalın.

Yorumlar