BEN BİR KAPLUMBAĞAYIM KOCA ÇINARIN ALTINDA

-Fatih Mehmet Kaplan



Kıymetli kardeşim, bu ayki yazımda kaderin bana “Bunu yazmalısın” ısrarını hissettim.
Bu yüzden hislerimi mürekkep olarak kullanacağım bir yazı yazıyorum.

Koca Çınar

Dünya, gölgesinin düştüğü her zerrede farklı hayatların yaşandığı ulu bir çınardır. Ben
de bu gölgede yerini almaya çalışan bir misafirim. Çınarın altında durağan kalan hiç bir
şey yok, çınarın altındakiler hareket halinde; bu hareketin istikameti de herkes için
çembersel. Yani başladığımız yere -sonun başlangıcına- doğru materyalist zihinlerin
kavrayamadığı bir şekilde gidiyoruz. Bazen çınarın rüzgarında savruluyor, bazen çınarın
bizi sıcak güneşten nasıl koruduğuna bakıp şükrediyoruz. Kesin olan bir şey de var ki o
çınar bize bir gün veda edecek. Biz de gölgeden ayrılıp asıl memleketimize ulaşacağız.

Peki, Bunların Kaderin Bana Olan Israrıyla Ne İlgisi Var?

Son günlerde rüzgarın çınar ağacıyla yaptığı düet kulağıma teslimiyeti yüksek bir sesle
fısıldadı. İnsan her şeyin hesabına sahip fakat sonuçlar insan için “bilinmez ve belirsiz”.
Hesabı yapan insan, hayattaki tüm olasılıkları kontrol etme derdinde. Oysa tedbirden
öte elden bir şey gelmiyor. Hatta insanın nefsindeki ihtiras insanı huzurdan da
alıkoyuyor.

Bir Kaplumbağa Olmalı İnsan

Kaplumbağaların uzun yaşamasının sebebi belki de teslimiyetleridir. Kaplumbağalar
hırstan uzak bir şekilde sadece yolunu yürür. Hırs ve ihtiras bol olan vakti daraltır,
sağlam olan vicdanı çürütür. Bu çınarın altında ihtiyacımız olan iki kıymetli kavram değil
mi bunlar? “Zaman ve vicdan”.

İnsan, gücünün yettiğince koşmalı ve sonucu Allah’a bırakmalı. Aksi takdirde, kadere
teslim olmayan, kedere köle oluyor.

Tevekkül Lafta Kalmasın

Tevekkül, çay sohbetlerinde verilen bir tavsiyeden fazlası olmalı. İnsan üstüne düşeni
yaptıktan sonra teslim olmuyorsa söyledikleri çayın şekeriyle birlikte kaybolup gitmiş
demektir. İbrahim (a.s.) Nemrut’un ateşine atılırken teslim olmuştu, Hz. Muhammed
(s.a.v) Mekke'de işkence görürken teslim olmuştu, Hz. İsmail bıçak altında hüküm
beklerken Allah'a teslim olmuştu, Hz Yusuf zindanda yalnızken Allah'a teslim olmuştu.
Kıssalardan hisse, kim kazanmış kim kaybetmiş?

Sonuç Olarak

İster Nietzsche'ye özenip “amor fati” deyin, ister “Allah’a teslimiyet” deyin. Biz karada
gemi yapmaya devam edeceğiz çünkü dünya, bize her gün o denizin geleceğini küçük su
birikintileri göstererek hatırlatıyor. İşimiz vaktimizden çok , dünyanın kirinde boğulup
bizim gemimizi bekleyen insan daha çok. Teslim olacağız, işimizi delice diyecekleri bir
aşkla yapacağız. Emanetiniz Allah’a kıymetli dostlarım.

Yorumlar