İslam’ın İlk Genç Öğretmeni: MUS’AB BİN UMEYR

-Sinan Çelik



“Biz insanların sıkıntılarına katlanmayan imanı imandan saymayız. Rıza yolunda bir
cefa gördük diye Allah’a naz mı edeceğiz?”

İnsanlığa yön veren ve örnek olan bazı şahsiyetler vardır. Bu şahsiyetler arka planda
çeşitli zorluklara sabır ve sebat etmiş, fedakarlıklar göstermiştirler. Onlardan birisi de
İslam davasına olan bağlılığı ve bu uğurda verdiği mücadele ile genç nesillere örnek
olan Mus’ab bin Umeyr'dir (r.a.) Mus’ab bin Umeyr, özellikle gençlerin eğitim ve
öğretimdeki etkin gücünün ne kadar önemli olduğunu bizlere göstermiştir.

Mus’ab bin Umeyr (r.a.) önceleri zengin, hali vakti yerinde olan bir ailenin çocuğuydu.
Mekke’de ondan yakışıklı ve ondan temiz elbise giyen başka hiçbir kimse yoktu. Bu
özelliklerini bilen Mekke’nin güzel kızları ise gözlerini Mus’ab’ın (r.a.) üzerinden
alamazlardı. Ancak o İslam’ı kabul ederek bu hasletlerini tamamen terk etmiş ve
kendisini mevaliler sınıfından addetmişti. Bu hareketi insan eşitliğinin timsaliydi; köle
ve efendi arasında hiçbir farkın olmadığının kanıtıydı. Kendisi Peygamber Efendimize
en çok benzeyeniydi. Öyle ki, Mekkeli müşrikler Uhud Savaşı’nda kendisini (r.a.) şehit
ettiklerinde ‘Muhammed öldürüldü, Muhammed öldürüldü’ diye yaygara
çıkarmışlardı.

Mus’ab bin Umeyr (r.a.) İslam’ı ilk kabul edenlerden birisidir. İslam’a girmesiyle
birlikte ailesi ve yakın akrabaları tarafından işkence ve baskılara maruz kalmıştır.
Ancak artık gerçek hakikati öğrenmiştir ve bu hakikatten ayrılmamakta kararlıdır.

Mus’ab bin Umeyr (r.a.) aradan geçen bir kaç yılın sonunda kendisine yönelik
baskılara ve işkenlere daha fazla dayanamayıp Habeşistan’a (Etiyopya) hicret etmişti.
Ancak bir süre sonra yalan bir haberden dolayı tekrar Mekke’ye döndü ve böylece
yeniden ev hapsine tabi tutulmuştu. Ama yılmıyordu, direniyordu ve sabrediyordu. Bu
acı ve işkencelere ana yüreği dayanmazdı ama bunları yapanların başında annesi Hünas
da vardı.

Necip Fazıl Kısakürek’in şu dizeleri adeta Mus'ab bin Umeyr'in yaşadığı bu olayda
vuku buluyor. “Sen bir devsin, yükü ağırdır devin! / Kalk ayağa, dimdik doğrul ve
sevin!”

Birinci Akabe Biati’nden (621) sonra İslam’ı ve Kur’an’ı anlatması için Medineliler
birini talep etmişlerdi. Hz. Muhammed (s.a.v) bunun üzerine Mus’ab bin Umeyr'i (r.a.)
görevlendirdi. Böylelikle İslam’ın ilk muallimi o oldu. Medine’de ilk Cuma namazını
kıldırmak da ona nasip olmuştu. Medine’de yaptığı tebliğ ve irşat çalışmaları,
Peygamber Efendimiz (s.a.v) tarafından takdir edilmişti.

Mus’ab bin Umeyr (r.a.) eğitim ve öğretim alanlarında adeta İslam’ın sancaktarlığını
yapıyordu. Aynı zamanda Bedir ve Uhud savaşlarında da sancaktardı. Uhud
Savaşı’nda önce sağ, sonra sol kolu kesilerek şehit edilmişti. Savaş sonunda şehitlerin
defni esnasında Mus’ab bin Umeyr’i (r.a.) görenler onu zor tanıyorlardı. Üstelik
bedenini saracak tam bir kefene dahi sahip değildi. Kefeni baş kısmına çekildiğinde
ayağı, ayak kısmına çekildiğinde başı açık kalıyordu. Çünkü o ailesinin tüm servetine
karşılık İslam’ı seçmişti. Allah Sahabeyi Kiramın hepsinden razı olsun.

Netice olarak; değerli kardeşlerim, sizler çağımızın ve gelecek nesillerin inşasısınız.
Gelecek nesiller, sizin gibi değerli, çalışkan, ahlakından, terbiyesinden ödün vermeyen,
eğitimli ve eğitici olan bireylerin sorumluluklarıyla müreffeh seviyesine ulaşacaktır.
Evet, belki bu yolda engebeli vadilerle karşılaşacaksınız ama şunu hiç unutmayın ki
başarılmayacak hiçbir başarı yoktur.

Yorumlar