ALGI PROFESÖRÜ ENGEREK

 -Fatih Mehmet Kaplan

Cümleten selamünaleyküm, bu ayki yazımda bir belgeselde denk geldiğim ve izlerken bana çok ibret veren bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Arkadaş ortamında muhabbet ediyorduk bu arada da sesi kısık bir şekilde belgesel kanalı açıktı. Kanalda gördüğümüz görüntü (algı) hakkında dostlardan biri yorum yaptı. Hepimizin dikkati ister istemez oraya kaydı; belgeselde gördüğümüz görüntünün bir örümceğe mi yoksa böceğe mi ait olduğunu tartışmaya başladık. Biz tartışmaya devam ederken, kuşun biri de bizim gibi zannetmiş herhalde ki atladı o böcek görünümlü şeyin üstüne. Hemen arkadaşlardan biri "Aha gitti bizim böcek!" diye tepki verdi. Ama gelin görün ki giden böcek değil, kuş oldu. Çünkü ortada bir böcek bile yoktu. Biz daha ne oluyor usta diyemeden yılanın biri kafasını çıkartıp kuşu karnına indirdi. Tabi bu durum bizim ekibi biraz afallattı; herkes önce birkaç saniye boş bir şekilde ekrana baktı, sonra birinin "Vay ulan" demesiyle kendimize geldik. Bizim örümcek zannettiğimiz şey meğer yılanın kuyruğuymuş.

Örümcek Kuyruklu Engerek olarak adlandırılan bu yılan önce saklanıyor sonra kuyruğuyla avını kendine çekip dibine kadar geldiğinde avını çok profesyonel bir şekilde avlıyor. Okumasını bilen için bu olayda ne ibretler saklı diye düşünmeye başladım. Peki, neydi bu usta işi avdan anlamamız gereken? Gelin beraber inceleyelim.

Bazı şeyler insana fırsat gibi gözükür ya da gözüktürülür. Doğal olarak insan da algısının rehberliğinde fırsatın üstüne atlar. Bu cümledeki can sıkıcı ifade "algısının rehberliğinde" ifadesidir. Çünkü algılanan durum; insanı, algıyı oluşturanın istediği yere çeker. Sen karnını doyurmak ümidiyle hızlı bir iniş yaparsın ama algı profesörü engerek seni öğle yemeği yapar. Malcolm diyor ya ede kuklacıya dikkat et diye ama insanlar genelde kuklanın örümcek mi böcek mi olduğu derdinde oluyor. Kuklacı da yanına gelecek saf kuşları dişlerini keskinleştirerek keyifle bekleyedursun.

İnsan kandırılmaya müsait bir varlıktır. Bunu ilk peygamber ve insan Hz. Adem'den anlıyoruz. Cennet gibi bir yerdeyken şeytanın teşviği ve aldatmasıyla gözüne güzel gözüken bir elmanın tadına bakıyor. Yani güzel zannettiğinin peşine bir kandırmayla gitmiş oluyor. Biz de o yüzden hayatta atacağımız adımlarda dikkatli olacağız çünkü kandırılabiliriz. İnsan çevresinde kurduğu ilişkilerde engereğin kuyruğuna heveslenip de aç yılanların oyuncağı olmamalı. Küçük menfaatlerin kulları olmuş insanların samimiyetsiz gülüşleri bizi kandırmamalı. Bakış açımız ferasetli ve Kur'an üzerine olursa o sürüngen menfaatçilerin dişleri kerpetenle tek tek sökülür.

Beşer olan eksiklerle doludur ama ilahi kitabımız kusursuzdur. Kur-an'ı okuyan ve anlayan insan gösterileni değil, görmesi gerekeni görür. Her ayette, yaşadığımız her olay için farklı bakış açıları gösterilmektedir. Velhasılıkelam Müslüman uyanık olmalı, gerçekle gerçeğe geçirilmiş sanal kılıfı ayırt etmeli ve insanların niyetlerini iyi okumalıdır. Allah'a emanet kıymetli kardeşlerim.

Yorumlar