ŞEHİT VEZİR: SOKOLLU

-Mehmet Ali Tuğrul


Hiç vezirsiz sultan duydunuz mu ya da bakansız cumhurbaşkanı? Peki, yaversiz komutan? Duymadınız
değil mi? Önderlerin yanındakiler öndere yardım etmekle mükelleftir. Bir sultanın yanında hiç asker
olmadan bir yeri fethetmesini düşünmek bile bize garip gelirken, bir önderi vezirsiz düşünemeyiz. İşte
o vezirlerin adı zihinlere kazınmış olanlarından biri Sokullu Mehmed Paşa'dır.

Sokullu Mehmed Paşa Kimdir?

Hristiyan iken adı Bayo olan Sokullu Mehmed Paşa, 1505’te Bosna’nın Sokoloviç (Şahinoğlu) köyünde
dünyaya geldi. Sadrazamlığı döneminde Paşa ile konuşan İtalyan elçileri, onun kendisini Sırp
despotlarının soyundan biri olarak tanıttığını bildirmişlerdir. Ayrıca Boşnak asıllı olduğu da belirtilir.
Balkan halkları arasında Mehmed Paşa Sokoloviç olarak tanınır. Boyunun uzunluğu sebebiyle Osmanlı
tarihinde “Tavîl” veya “Uzun” lakaplarıyla anılır.

Mehmed Paşa'nın Eğitimi

İlk eğitimini Bosna’da edebî bir merkez olan Mileşeva Manastırı'nda, rahip olan dayısından alan Paşa, burada papaz yardımcısı olarak çalıştı. Kanuni Sultan Süleyman’ın hükümdarlığının ilk yıllarında
devşirme toplamakla görevlendirilen Yayabaşı Yeşilce Mehmed Bey tarafından beğenilerek saraya
alındı. Sokullu Mehmed Paşa Edirne’ye getirilerek, Kanuni Sultan Süleyman’a takdim edildi. Bosna’daki ailesini de İstanbul’a getirip, onların İslam dinini kabul etmelerine vesile oldu. İslam’ı kabul eden babası Cemâleddin Sinan adını aldı. Edirne sarayında eğitim aldığı sürede Mehmed adını aldı. Buradaki eğitiminin ardından Defterdar İskender Paşa’nın maiyetine verildi.

Mehmed Paşa'nın Vazifeleri 

İskender Paşa’nın Irak Seferi sırasında öldürülmesinin ardından Enderun’a alınarak sırasıyla rikabdar,
çuhadar, silahtar, çaşnigîrbaşı ve büyük kapıcıbaşı oldu. Sokullu, Kanûnî Sultan Süleyman’ın ikinci İran seferi esnasında 22 Nisan 1549'da Rumeli beylerbeyliğine getirildi. Paşa 28 Temmuz 1549'da padişahın huzuruna çıkarak yeni vazifesine başladı ve yıl sonuna kadar sürecek askerî harekâta katıldı.  Sokullu, Sultan Selim Han zamanında Yemen ve Basra’da meydana gelen olayları etkisiz hale
getirdi. Sokullu Mehmed Paşa; Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murat'a toplam 14 yıl, 3 ay, 17 gün sadrazamlık görevinde bulunmuştur. Bununla beraber Paşa, Kanuni Sultan Süleyman'ın son sadrazamıdır.

Mehmed Paşa'nın Projeleri

Sokullu’nun büyük bir devlet adamı olduğunu gösteren olaylardan ilki Don ile Volga ırmakları arasında
bir kanal açarak, Orta Asya’ya denizden donanma ve asker gönderme konusundaki girişimiydi. Bu
kanalla Osmanlı donanması Hazar Denizine çıkacaktı. Mehmed Paşa'nın Süveyş Kanalı’nı açmak, İzmit

Körfezi - Sapanca Gölü̈ - Sakarya Nehri üzerinden Karadeniz’e alternatif bir boğaz açmak gibi çağının
ötesinde projeleri de vardı. Bu teşebbüsün sebepleri ise şunlardı:
▪︎Orta Asya’daki Türk devletlerinin İran’daki Safevilerden şikayetçi olması,
Osmanlılardan yardım istemesi; 
▪︎Safeviler'in Osmanlılar aleyhine Avrupa devletleriyle ittifak yapması; 
▪︎Astrahan Hanlığının Rusların eline geçmesi; 
▪︎Rusların gerek Orta Asya’yı, gerekse Osmanlı topraklarını ele geçirme istekleri. 
Osmanlı Devleti bu proje sayesinde, günümüzdeki İran ile Rusya’yı birbirinden ayırmak istiyordu.
Ayrıca Orta Asya ile ilişkiler sağlanacak, böylece Safeviler, iki güç arasında bırakılacaktı. Hazar
Denizi'ne 1569 yılında Don ve Volga Nehirleri arasındaki en dar bölgeden kanal açılmaya başlanıldı.
Süveyş Kanalı düşüncesiyle ön adım olarak Sudan alındı. Kırım Hanı Devlet Giray’ın gereken ilgiyi
göstermemesi ve ağır kış şartları sebebiyle kanal projesi gerçekleşemedi ve buna bir daha teşebbüs
edilmedi. 

Kesilen Sakal Daha Gür Olarak Biter

Sokullu Mehmed Paşa, zamanında Yeniçeri Ocağını sağlam tuttu; asker arasındaki disiplin
bozukluğunu düzeltti. Sadrazamlığı döneminde Kıbrıs fethedildi, Akdeniz'de egemenlik güçlendirildi. İnebahtı ’da Venediklilerin Osmanlı donanmasını yakmaları devlet için büyük bir felâket olmuştu. Venedikliler, İnebahtı sonrasında, Osmanlı Devletinin, Haçlılara antlaşmayla taviz vereceğini
zannediyorlardı. Bir görüşme esnasında Venedik elçisi bu havaya kapılınca Sokullu'nun verdiği cevap çok ünlendi: “Biz sizden Kıbrıs’ı almakla bir kolunuzu kesmiş olduk. Siz donanmamızı yakmakla ancak sakalımızı tıraş etmiş oldunuz. Kesilen kol yerine gelmez; ama kesilen sakal daha gür olarak biter.” Sokullu Mehmed Paşa, Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa’ya baharla birlikte büyük bir donanmayı emrine verileceği vaadinde bulunur. Ama ne kaptan ne de sadrazamın yakınları buna ihtimal verir. Hatta Kılıç Ali Paşa, Sokollu'ya: ”Belki tekne hazırlanması mümkündür. Ancak iki yüz gemiye beş altı yüz lenger (gemi demiri), palamar ve ip ve her gemiye yelken vs. tedarikine imkan olmaz” deyince Sokullu Mehmet Paşa:
“Muhterem Paşa hazretleri! Sen bu Devlet-i Aliyye'yi henüz tanımamışsın. Allah aşkına şuna inan! Bu devlet öyle bir devlettir ki, isterse bütün donanmanın demirlerini gümüşten, halatlarını ibrişimden ve yelkenlerini atlastan yapmakta güçlük çekmez. Hangi geminin gerekli alet ve yelkenini yetiştirmezsem
dediğim biçimde benden al.” şeklinde cevap verir. Bu sözler üzerine heyecanlanan Ali Paşa ayağa
fırlayıp sadrazamın elini öper ve “Kesin olarak inandım ki bu donanmayı tamamlarsınız.” der.
Gerçekten de Osmanlı Devletinin muazzam işleyen teşkilatı sayesinde beş buçuk ay içinde iki yüzden
fazla kadırga ve baştarde bütün araç ve gereçleri, top, tüfek ve sair savaş silahları, kürekçisi ve
savaşçısı hazırlanarak Ali Paşa’nın emrine verilir. İki yüz elli parçalık muazzam donanma 1572 Haziran'ında Kılıç Ali Paşa’nın kumandasında denize açıldı. Yeniden yapılanmış güçlü Türk donanmasını karşılarında gören Hıristiyanlar büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar. “Bunlar o budundur ki (kavim, ulus) bir anda bu kadar gemi kaybı verdiler ve aradan altı ay geçmeden eskisi gibi, belki ondan da öte dört başı mamur bir donanma yerine koydular.” diyerek hayretlerini dile getirdiler.

Mehmed Paşa’nın Ölümü

Her gece âdeti olduğu üzere abdestini yeniler, teheccüd namazını kıldıktan sonra hazinedar Hadım
Hasan Ağa’ya bir miktar kitap okuturdu. O gece Hasan Ağa’ya, “Sultan Murad’ın Kosova’da şehid
edilişini anlatan yeri oku” dedi.
Hasan Ağa takip ettikleri Osmanlı tarihi eserinden Murad Han’ın zaferini ve sonunda şükür için
meydan yerini gezerken bir Sırplının din yolunda savaşanlar sultanını habersizce hançerleyerek şehit
ettiğini tasvir eden satırları okurken, Sokullu'nun gözleri yaş içinde kalmıştı. Akşam yatarken
kendisine şehadetin nasip olmasını dua etmişti. Sadrazam ertesi gün yine sabahın erken saatlerinden itibaren çalışmaya başlamıştı. Divan-ı Hümayun ’da yapılan toplantıya başkanlık ettikten sonra ikindi vaktinde Kabasakal tarafındaki kendi sarayında bir toplantı daha tertip etti. Hükümet erkanıyla beraber yarım kalan işleri görüşüyor, isteklere cevaplar veriyordu. Her zaman sadrazamdan para istemeye alışmış olan Bosnalı meczup kişi muhafızlardan çok rahat sıyrıldı. Divandan çıkmak üzere olan sadrazamın yanına kadar yaklaştı. Günün yorgunluğu içindeki ihtiyar sadrazam, pek çok defa olduğu gibi ihtiyaçlarını bildiren meczuba para vermek için kesesini çıkarttı. Ancak dikkati bir kez daha sadaka vermeye yönelmişken meczubun entarisinin altından çıkardığı hançer kalbini doğradı. Sadrazam, katiline doğru ancak bir adım atabildi. Fışkıran kanlar onu boğdu ve yere kapaklandı. Derhal dairesine kaldırdılar ve yarasının sarılması için cerrah getirdiler. Ayasofya’da akşam ezanı okunurken yaşlı sadrazam ruhunu teslim etti (12 Ekim 1579). Aynı Murad-ı Hüdavendigar gibi o da bir gece önce duasını yapmış, ertesi akşama şehadet şerbetini içmişti. Sokullu Mehmed Paşanın muarızları (karşı çıkan) birkaç yıl içinde devleti böyle dirayetli bir elden yoksun bıraktıklarını anladılar. Fakat ne hikmetse ona karşı saldırılar bitmedi. Özellikle son yüzyılda ortaya çıkan aşırı fikirler sebebiyle bir kez daha hedef adam haline geldi. Bu sefer hançerle değil, kalemle şişlenme yoluna gidildi. Yeni nesiller şimdi onun adını işittiklerinde sanki Türklüğün ve İslamlığın düşmanı gibi telâkki eder oldular.
Mehmed Paşa’yı anlatma şerefine erişmiş olmakla beraber bu önemli şahsiyetin neden aleyhinde
bulunanların olduğunu hizmetlerinden anlamak mümkün. Mehmed Paşa, vatana hizmet ettiği halde
gözünü hırs bürüyenlerin karşısında durduğu devlet adamlarından biridir. Bunu dün, bugün ve yarın
da yaşayacağız gibi gözüküyor. Unutmamalıyız ki herkesin hatası olur fakat yaptığı hizmeti, hatalarıyla
örtülmeye çalışan adamlar tarihteki şerefli yerini en azından bizim nezdimizde korumaya devam
edecektir.

Hoşça kalın, dostça kalın!

Yorumlar